Bu yaz sırt çantasıyla çıktığım tatili anlatmaya ve gittiğim yerlerle yaptığım şeylerle ilgili fotoğraflar paylaşmaya devam ediyorum.
Eğer ilk durağımız olan Macaristanın yazısını okumadıysanız şuraya tıklayabilirsiniz.
Eveet dediğim gibi Macaristandan çadırımızı çantamızı toplayıp düştük yollara.
Gezdiğimiz yerler Schengen bölgesine dahil olduğu için uluslarası bir otobüs firmasından biletlerimizi alıp yaklaşık 3 buçuk 4 saatlik bir yolculuğa çıktık.
Viyanaya vardığımızda hava kararmak üzereydi o yüzden önce kalacağımız hostele gidip eşyalarımızı yerleştirdik.
Bir kaç arkadaşımız Viyanada üniversiteye gittikleri için onlarla buluştuk ve şehri gece keşfedip bir şeyler yiyip içmeye çıktık.
Giderken 1. bölgede kalan tarihi opera binasını gördük. Operanın dışına KOCAMAN bir ekran koymuşlar, bu sayede içerde oynanan oyunu canlı canlı dışardan izleyebiliyorsunuz. Ne kadar akıllıca!
O gece Carmen oynanıyormuş ki kendisi benim gittiğim ilk opera olur. Dedim bu bi işaret :)
Biraz müzik dinleyip bir şeyler içtik. Ardından da işkembeci yerine sushiciye gittik. :D
Ahhh o kadar güzeldi ki ve inanılmaz ucuzdu, 3 euro!
İlk gecemiz böyleydi, şimdi ikinci günü anlatmadan Viyana ve Avusturyayla ilgili öğrendiğim temel şeylerden bahsedeyim.
Yaklaşık nufüsü 10 milyon.
Denize kıyısı olmayan bir ülke.
Resmi dili Almanca.
Avrupa Birliğine üye ve Schengen bölgesinde aynı zamanda Euro zone'a dahil.
Beni en çok mutlu eden şey euro kullanmaları oldu çünkü farklı ve alışık olmadığım para birimlerinde aklım çok karışıyor.
Şimdi geldik ikinci güne.
Gördüğünüm en güzel sera. Yan yana bir sürü müzenin olduğu bir parkta bulunuyor.
Parlementonun önündeki muhteşem çeşme.
'' I'm sure it's useless to write LOVE on this crash barrier but maybe it will save your day. ''
Bütün gezi boyunca yediğim en güzel yemek. Tavuğun üstündeki şey baharatlı tereyağı, ağzım sulandı yemin ederim.
Şehrin ortasın ve kilisenin yanında KOCAMAN bir Sigmund Freud Parkı bulunuyor. Kış boyunca güneşe hasret olan Viyana sakinleri havalar sıcak olunca buraya akın ediyormuş. Gördüğünüz şezlonglar devlet tarafından oraya konuluyor ve akşam belli bi saatte toplanıyormuş.
Ve akşam vakti kanal manzarası. Her ne kadar tertemiz olmasa da yazın girenler varmış buraya.
Ülkede deniz olmaması ne kadar kötü o zaman daha iyi anladım.
Ve son geceden ufak bi ayrıntı, gittiğimiz klubün duvarlarının içi şekerle kaplıydı. Bayıldım. :)
Orada yaşayan arkadaşım gerçekten çok iyi bir rehberdi. Viyanayı bi turist gibi değil de orda yaşayan biri gibi gezmek çok güzeldi.
Verdiği ufak tefek bilgilerden bir kaçını sizle paylaşayım dedim.
- Ülkede Almanca konuşuluyor fakat çok fazla İtalyan olduğu için günlük konuşmalarına çok fazla İtalyanca kelime girmiş. Mesela bir restauranttan kalkarken ya da marketten bir şey aldıktan sonra size CİAO(çaav) diyorlar.
- Viyana 23 bölgeden oluşuyormuş. Eskiden sadece 2 bölgeden oluşurmuş ama savaşlar yüzünden şehir 23e bölünmüş.
- Viyanada yaşayan erkeklerin %40'ı homoseksüelmiş.
- Ülkede azınlık olarak en çok Sırplar yaşıyormuş.
- Ülkede çeşme suyu içilebiliyor, hatta o kadar kireçsiz ki suları duş alırken içme suyunda duş almış gibi hissediyorsunuz.
Eveet bizim Viyana Kuşatmamız bu kadardı.
Çantalarınızı toplayın çünkü şimdi de Slovakyaya gidiyoruz. :)
Haftaya cumartesi Slovakya yazısında görüşürüz.
*Aksi belirtilmeyen bütün fotoğraflar tarafımca çekilmiştir. İzinsiz alınıp kullanılması yasaktır. Yapanlar aleyhinde hukuksal işlem başlatma hakkım saklıdır.
Süper süper ! güzel kuşatmışssınız vallahi bayıldım ! darısı bizim başımıza diyorum iyi eğlenceler :**
YanıtlaSilTeşekkür ederim tatlım, umarım sende gezme fırsatı bulabilirsin :)
Sil